HAKKIMIZDA

İklim krizinin geri döndürülemez bir noktaya hızla yaklaştığı günümüz dünyasında çevresel etkimizi azaltmak için ambalajsız, temiz içerikli ve uzun ömürlü ürünler kullanmak önemli bir rol oynuyor. Biz Sürdür olarak bu ürünleri sizlerle buluşturma hedefini benimsiyor; sürdürülebilir ürünlerin ve sürdürülebilirlik kavramının Türkiye’deki her eve girmesi için tüm enerjimizle çalışıyoruz. 

Image

İlkelerimiz

  1. İşbirliklerimizde yerel ve kadın girişimi markalar ile vegan ve temiz içerikli ürünleri önceliklendiriyoruz.
  2. Sürdür'de sunduğumuz tüm ürünler, hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalar tarafından üretiliyor. İşbirliği yaptığımız hiçbir marka, hayvan deneyleri gerçekleştirmiyor.
  3. Plastik atıksız paketlemeyi tüm lojistik süreçlerimizde benimsiyoruz. Ürünler tedarikçi markalarımızdan bize gelirken de, bizden sizlere ulaşırken de plastiksiz kargo ile gönderiliyor.
  4. Ürünlerin fiyatlarını tedarikçi markaların kendi belirlediği düzeyde tutmaya özen gösteriyoruz. Ürünleri ulaşılabilir kılmaya çalışıyoruz.
  5. Sürdürülebilir hayatın tekdüze ve sıkıcı olduğu algısını kırmak için Sürdür’de tasarım ve renk çeşitliliği olmasına önem veriyoruz ve düzenli olarak ürün yelpazemizi güncelleyip genişletiyoruz.
  6. Ekolojik bilinci arttırmak en büyük hedefimiz olduğundan sosyal medya hesaplarımızda ve blog yazılarımızda güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgilerle içerik oluşturuyoruz.

Kuruluş Amacımız

Sanayi Devrimi ve elektriğin icadından sonra hızla gelişen teknoloji ve fabrikalaşma sonucunda refah yükseldi. Artan refah ve nüfus, talepte büyük bir artışa neden oldu ve artan talebi karşılayabilmek için daha fazla üretim tesisi kuruldu. Böylece tüketim çılgınlığına ilk adım atılmış oldu. Artan talebi karşılayabilmek için fabrikalar durmadan çalışırken üretimde kullanılan enerji ve hammadde ihtiyacı için doğal kaynaklar hızla tüketilmeye başlandı. 

Bu sırada 1907 yılında ilk defa tam sentetik plastik bulundu. Plastik, bilinen diğer materyallerden kendisini birçok işlevli özelliği ile ayırıyordu. Hem yumuşak, hem suya ve sert darbelere dayanıklı, hem de hafif olması onu birçok alanda kullanılmak için mükemmel bir malzeme yapıyordu. II. Dünya savaşında da plastiğin bu çok yönlülüğünden yararlanıldı ve birçok askeri teçhizat için plastik kullanıldı. Savaştan sonra yeni plastik türlerinin de bulunmasıyla plastiğin büyük ölçeklerde üretildiğinde çok ucuz olabildiği anlaşıldı. Ve 1960'lı yıllarda, çatal, bıçak, tabak ve bardak gibi tek kullanımlık plastik ürünler ortaya çıkmaya başladı.

Tek kullanımlık ürünlerin pratik ve ucuz olması seri üretim ve seri tüketim kültürünü getirdi. O sırada bilinmeyen şey ise yalnızca bir kere kullanılıp atılan bu ürünlerin 500 yıl daha gezegenimizde kalacağıydı.

Seri üretim kültürü sadece plastik sektöründe değil, tüketim sektörünün gıda dahil her alanında kendini gösterdi. Artan talebi karşılayabilmek için ürünlerin daha hızlı üretilmesini ve uzun süre bozulmadan durabilmesini sağlamak için çeşitli kimyasallar ve hormonlar kullanılmaya başlandı. Kullanılan bu dış etkenler hem ürünlerin kalitesini düşürdü hem de toprağı, suyu ve havayı kirletti. 

Doğada uzun süre çözünmeyen atıklar ve günlük kullandığımız temizlik ve hijyen ürünlerinde bulunan ve kullanıldıkça toprak ve suya karışan kimyasallarla ekolojik denge bozulmaya başladı. Dünya 1.5 derece ısındı, buzullar eridi, su seviyesi yükseldi, hayvanların yaşam alanları tahrip oldu. Bitki ve hayvanların maruz kaldığı atık ve kimyasallara, onları tüketerek dolaylı ve direkt olarak insanlar da maruz kaldı. Anne sütünden bile mikroplastik çıkar hale geldi.

Doğal içerikli ve doğada çözündüğünde zararlı kimyasallar salmayan ürünler kullanarak doğada bıraktığımız olumsuz etkiyi azaltabiliriz.

Plastik atık problemi için ise hala birçok kişi geri dönüşümü çözüm olarak görüyor olsa da dünyadaki plastik geri dönüşüm oranı yalnızca %9. Bunun tesis yetersizliği ya da yanlış atık ayrıştırma gibi nedenleri var ama bu nedenler ortadan kaldırılsa bile ne yazık ki geri dönüşümün nihai çözüm olabileceğinden bahsedilmesi imkansız çünkü geri dönüşüm süreci çoğunlukla yeni bir ürün üretmeye kıyasen çok daha fazla enerji harcıyor ve söz konusu plastik olduğunda aslında geri dönüşümün bir sınırı var.

Bu yüzden gerçek çözüm atık üretip sonra bu atıkla ne yapacağımıza bakmak değil tüketim alışkanlıklarımızı baştan düzenleyerek atık oluşumunu nasıl engelleyebileceğimize bakmak.

Kişisel atık azaltım serüveninizde ilk yapmanız gereken;

  • Önce tek kullanımlık ürünlere hayır demek ve tekrar kullanılabilir olanları tercih etmek
  • Elinizdeki ürünlere iyi bakmak ve tekrar tekrar kullanmak
  • Artık kullanılmaz hale geldiklerinde en doğru şekilde geri dönüşüme yollamak.

İşte bu yüzden tekrar tekrar kullanılabilen, mümkün olduğunca ambalajsız ya da ambalajı sorunsuz geri dönüşen, doğada çözünen ürünler seçmek sürdürülebilirlik yolunda atabileceğiniz etkili adımlardan birisi.

Sürdürülebilir bir hayatı seçmek dümdüz yukarı çıkan bir ivmede olmayabilir. Doğrusu hayatta her konuda olduğu gibi sürdürülebilirlik konusunda da ya hep ya hiç şeklinde bir bakış açısı yok. Biz Sürdür markası olarak Dünya adına yaptığımız her küçük değişikliğin değerli olduğunu düşünüyoruz. Sizi de ilk adımınızı atmaya davet ediyoruz.